- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Kavramlarda Ki Kavramsızlık Karmaşası!

Hayatın akışına anlama vermeye çalışırken, hayatı yokuş yukarı süreçlerde yaşamaya son vereceğimiz günler, ne zaman gelecek çok merak ediyorum! Bazı konuları cümlelerin arasına sıkıştırıp bırakıyoruz, ne anlama geliyor diye, bakmaya bile vaktimiz yok.

Bir zaman düşünüyorum! beraberlik türkülerin söylendiği ve savaşın gölgesinin bile var olmadığı. Lakin böyle bir anın olmayacağını da biliyorum. Harp olmadan, barışın kıymetini bilmek o kadar zor ki. Nereye geleceğim bu cümlelerden sonra merak ettiyseniz eğer; kavramlarının içeriğindeki beyin kargaşalarının zıtlaşmasına.

“Sözler irtica etti ansızın aklımdan

Aklım almadan aklıma terki diyar eyledim

Akılsızlık girdabında aklın fırtınalarından geçip

Aklımı aradım aklın kaybolduğu memleketlerde.” AYSUN GÜL

Evet, kelime kültürünün darlığına ve kelimelerin çarpıtılmasının yanlışlığı anlatmak istiyorum sizlere.

Dini kavramlar saçma sapan anlam taşmasına uğratıldı ki, tartışmalar yaratacak kadar, suiistimal edilebiliyorlar. Din kelimesini bile kullanırken, ne desek diye epeyce bir düşünüp konuşmaya başlıyoruz. Din; teslim olmaktır, teslimiyeti yaşamaktır, teslim olana inanmaktır demek bile suç halini aldı. İnanma gereğidir. İnsanoğlu inanmadan yaşayamaz. İnanmadığı söyleyenlerde inançsızlığa inanmazlar mı zaten? Tanrıları yoktur gibi görünse de, batini bir anlayışın maddede aralanışı değil midir, inanmamak? Bu da din yani ruhunu rahatlatmak değil midir?

“Cesareti kırık fikrin, dudakları kırışmış

Yanaklarında kızaran, hassasiyet harfleri

Yaşlı ve dağınık yürüyüşlerin, istikametinde

Son durakta tükenmeyen, tükeniş var beklemekte.” AYSUN GÜL

Şeriat dinin gittiği yoldur, lakin tartışmalar için ortaya atılan anlamlar içerisine sokulmaktadır. Şeriatçılar geliyor, İslamcılar geliyor, sloganlarıyla yapılan anlamsız propagandalarla, gerçekler sınırdışı bırakılıyor. Oysaki hangi yolda gidersen, o yol senin yolundur. Kimse buna karışamaz ve karışmaz da. Putperest insanların şeriatı da bir yoldur, ateşperestlerin ki de, inananın da ve inanmayanın ki de yoldur. Hayatı çeyreklerde seyreyleyen insanların, kafasını kimsenin bulandırmaya hakkı yoktur. İslam dininin, başka isimlere de ihtiyacı yoktur. Adı da vardır, yolu da vardır, hükümleri de vardır. Hepimiz aynı Allaha inanıp, cemaat olmayı bilirsek bu nokta da anlaşılamayanlar da, anlaşılmazlıklar da ortadan kalkacaktır. Cemaatleşmek, yani bir araya toplanma bilinciyle bir topluluk olmak, ayrı fikirlerimizi aynı zikrin altında toplayabilmek, zor olmasa gerek.

“İşaretler tanımsızlığa bürünmüş

Döküntüler içinde çalınmış hayallerin hüzünleri

Doğruluk zamana asılı kalırken

Psikolojik bir kazı yapılıyor geçmişin izlerinde.” AYSUN GÜL

Tek tip insan modeline karşıyım çünkü. Cemaatlere bakıyorum, onlarda ayrı bir akım sergiliyorlar. Her cemaatin kendine özgü bir yaşayış tarzı var. Bu ayrı bir gariplik. Öylesine modeller oluşturuyorlar ki, aa buda şu cemaatten diyebiliyoruz. Peygamber, kişisel karakterlerin farklılıkların ışığında bir’ledi insanları. Ahir zamanda birlenenler, kendi içinde bir’len diler. Geri kalanları da, farklı etiketlerle içlerine almadılar bile.

“İnsan insafsız söylemlerin söylentisin de

Söylene söylene bitirmekte kendini

Benliği irtica etmekte bilmediği bilinmezliklerde

Manasızlık mananın üzerine gölgeleştikçe

Meallere manadan damla düşmekte.” AYSUN GÜL

Tefekkür etmek kavramı, düşüncelerden silinmeye çalışıldı. Tefekkür edenlere, akıl hastası muamelesi yapıldı. Ruhu rahatlamadığı kanısına varıldı. Oysaki tefekkür edenlerin; dünyaya verdikleri anlamlarla, sözlerine anlam kattılar, bunu kabul etmeyen zihinler. Zihni hür insanlara yakışmayacak eleştirilerin karanlığında, kalbin ışığını arsız kahkahalarla yok etmeye çalıştılar.

Tevafuk etti, hayatın zamanı tik takmadığını anlar. Tesadüf denilen olasılık aldı, tevafukun yerini. Sebep olanları, sebep olunanları perde arkasına itip bıraktılar, olasılıklarla. Yaratılan için, yaratan sebep kılar tefekkürünün tevafuk ettiği anları, idrak etmek için tahayyül edilenden uzaklaştılar.

Hasta İslami bir kültür anlayışı geliştirdiler, bu zihindekiler. İşlerine geldiği gibi tasarımlarla işlediler, bilinen gerçeklerin yalana yaklaşan boyutunu. Helali haram, haramı helale yaklaştırıp acımasızca tebeddüle soktular, bir çok hayatı. Bir hayatın, başka bir hayata geçişini gerçekmiş gibi, din kavramın içinde sallandırıp durdular.

Kanayan bir yaradır, dini kavramlarda ki anlaşılamazlık. Anlamak için araştırmak, araştırmak için merak etmek, merak etmek için tanımamak, tanımamak için tanımlayamamak ve tanımlamak içinde bilmek gerekir. Sözler insanın kalbinin dudaklara yansıyan pırıltılarıdır. Yakmadan, yıkmadan ve kırmadan yazmak ve söylemek gerekir.

Selam ve Dua ile.