- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

3. Dünya Savaşı’nın Mühimmat Listesi

Son günlerde en çok duyduğumuz kelime; savaş...

Türkiye ile Suriye’nin savaşma ihtimalinden çıkan her sohbet, dönüp dolaşıp “3. dünya savaşı” geyiğine dönüyor...

(“Suriye ile savaşa girer miyiz?” sorusunu soran herkese, zaten Türkiye’de son 30 yıldır fiilen bir savaş yaşandığını ve esas sorunun, bu savaşın nasıl bitirileceği olduğunu anlatıyorum.)

Üçüncü dünya savaşının konusu açıldığında ise ortamda bulunanlardan en az biri çıkıp, nükleer silahlardan, dört bir yanda patlayacak atom bombalarından, radyasyon bulutları, asit yağmurlarından, dünyanın sonunun geleceğinden söz ediyor. Einstein’ın meşhur anektodu da dayanağı... Hani şu “Üçüncü dünya savaşında ne kullanılacağını bilmiyorum ama dördüncüsü taşla, sopayla olacak.” mealinde olan...

(“Bilmiyorum” falan der ama dünyaya atom bombasını ‘hediye’ eden aslında Einstein’dır. Nazi Almanyası’nın radyoaktif maddeler ile deneyler yaptığını öğrenen ünlü fizikçi, Amerikan Başkanı’na bir mektup yazarak onu, “Bir kayıkla taşınacak kadar küçük ama kayığın yanaştığı limanı ve etrafındaki tüm şehirleri yok edebilecek kadar kuvvetli olabilecek” bir bomba hakkında uyarır. Başkan Roosevelt ise bu uyarıyı epey yanlış anlar ve “Bu silaha önce biz sahip olmalıyız.” diyerek bilim adamlarına emir verir. Einstein’ın ‘masum’ mektubunun faturası, Nagazaki ve Hiroşima’dır.)

Oysa, yeni bir dünya savaşı (benim kullanmayı asıl sevdiğim tabiriyle 'paylaşım savaşı') patlak verirse hiç de öyle nükleer başlıklarla, atom bombalarıyla falan dünya kevgire dönmeyecek, milyonlarca can kaybı yaşanmayacak, insan ırkı yok olmaya yüz tutmayacaktır. Aksine, kendilerinde olan nükleer silahın düşmanlarında ya da onların müttefiklerinde de olduğunu bilen ülkeler, karşılıklı misillemeler zincirlerine cesaret edemeyecek, o ‘düğmeye’ hiçbir dünya lideri basmayacaktır. Çok şükür ki çağımızda bir Hitler yaşamıyor...

Lakin, bu daha da korkunç bir senaryoyu beraberinde getirecek; bu denli geniş cepheli bir savaş, konvansiyonel silahlarla, Türkçesi bildiğimiz topla-tüfekle yapılacak, uzun yıllar sürecek, yine milyonlarca insan ölecek ama bu kez yıllar içinde, açlık ve sefaletle birlikte meydana gelecektir.

(Her iki dünya savaşında da, cephede savaşarak ölenlerin çok daha fazlası cephe gerisinde, açlık ve salgın hastalıklardan ölmüştür...)

Bu kadar iç karartıcı senaryodan neden bahsettim; savaşın ama hiç bir savaşın, hiç bir nedenle, hiç bir amaçla gerçekleştirilen hiç bir savaşın iyi, güzel, kutsal olmadığını bir kez daha hatırlatmak için...

***

BİRAZCIK BİLİM, BİRAZCIK MANTIK...

9. Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın mezarı açılınca görülmüş ki, rahmetliğin naaşı çürümemiş, bozulmamış...

Bu durum üzerine, uzmanlar çeşitli yorumlar yapmışlar... GATA’da görev yapan bir profesör de tartışmalara katılmış, “Bilim bunu açıklayamıyor, mucizevi bir şey.” demiş ve bilimin açıklayamadığına “uhrevi” açıklamalar getirmiş.

Oysa bir başka bilim insanı, kriminoloji alanında dünya çapında bir isim olan, Türkiye’nin yüz akı kadınlarından Profesör Dr. Sevil Atasoy, gayet akla ve mantığa uygun, bilimsel açıklamalarla neden çürüme olmadığını açıklamış.

Haberi internethaber.com yazdı, detayını okuyabilirsiniz : http://bit.ly/QOhjgM [1]

“Özal’ın naaşı çürümediğine göre, şehit olmuş olabilir, şehitler toprakta çürümez.” diyen sözde bilim insanına güzel bir cevap Twitter’dan gelmişti, okuduğumda acı acı gülmekten kendini alıkoyamadım :

“Rahmetli Özal şehitlik mertebesine son anda tutunmuş demek ki, bacakları kurtaramadığına göre...”

Kaan Göktaş [2]
twitter.com/kaangkts [3] | facebook.com/kaangkts [4]

 

Kaynak : http://www.internethaber.com/3.-dunya-savasinin-muhimmat-listesi-13314y.htm#ixzz28km0ThDz [5]