content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 May

10 -16 Mayıs Dünya Engelliler Haftası kutlu olsun.

Yeni yapmış olduğum bir araştırma çerçevesinde, 200’ün üzerinde engelli insanımızla yüz yüze görüştüm. Sorular sordum, onları dinledim. Öncelikle, gülümseyen yüzlerinden, kendilerinedeğer verildiğinin hissini görüyorsunuz. Hepsi de pırıl pırıl, gözlerinin içi parlıyor; çalışmayı seviyorlar, üretime katılmanın memnuniyeti içindeler. Ne iş verseniz yapacak kadar hevesliler. Acınmak istemiyorlar, hatta bazıları Pozitif ayırımcılık bile istemiyor. Tek istedikleri ; evden sokağa, WC’ lerden çalışma ofislerine kadar yaşam alanlarında Kanunların kendilerine tanıdığı hakların yerine getirilmesi.
Aslında sağlam insanlarında istediği bu değil mi?
O zaman daha duyarlı olmamız gerekir.
Her geçen gün yaşam standardımız yükseliyor aslında buna bağlı olarak engelli vatandaşlarımızın da fark edilmeleri, onlarında içimize katılmaları hayatı hepimize mutlu kılacaktır.
Engelli vatandaşlarımızla ilgili konularda, gerek mevzuat gerek uygulama bakımından, büyük adımlar atılddımıştır. 5378 sayılı Özürlüler kanunuyla, yaşanan sorunlara çağdaş ve kapsamlı çözümler getiren bir yasal düzenleme gerçekleştirilmiştir. Bu yasa ile birlikte, engellilerimize özel eğitim ve destek eğitimi verilmeye başlanmıştır. Üniversite okuyan engellilerimiz için öncelikler ve kolaylıklar sağlanmıştır. Başkasının yardımı olmadan hayatını sürdüremeyecek durumda olan engellilerimize çağdaş modellerle bakım hizmeti verilmeye başlanmıştır. Bu kapsamda evde bakıma muhtaç engelli vatandaşlarımıza aylık asgari ücret tutarında bakım desteği verilmektedir …
Bilmem farkında mısınız? İstanbul’un bazı yerlerinde engelli işaretleri döşenmeye başladı artık. Mesela; Metroda, Tünel’de, bazı cadde ve sokaklarda sarı tırtıklı şeritler görürsünüz.  Ben bu sarı tırtıklı şeritlerin sayısının arttığını gördükçe mutlu oluyorum. Çünkü o şeridin olduğu yerde engelli vatandaşımız yürüyor demektir. Bu da hayatımıza daha çok engelli katılarak eve kapanmaktan kurtardık demektir. Dolayısıyla, medeniyyetimizin de bir ölçüsüdür aslında özürlü/engelli vatandaşlarımıza verdiğimiz değerle...

Fiziksel veya zihinsel bir rahatsızlık nedeniyle bazı hareketleri, duyuları veya işlevleri kısıtlanan kişilere engelli /özürlü denir.
Engeller doğuştan gelebilir veya sonradan geçirilen hastalıklar veya kazalar sonucu ortaya çıkabilir. Engelliler; vücudun duyusal, işlevsel, zihinsel ve ruhsal farklılıkları öne sürülerek; toplumsal veya yönetimsel tutum ve tercihler sonucu, yaşamın birçok alanında kısıtlama ve engellerle karşılaşabilmektedirler.
Engellileri kendi kaderiyle baş başa bırakmak yerine, önündeki engelleri kaldırarak topluma kazandırmak toplumsal bir sorumluluktur.
engelli bireylerin sosyal hayata adaptasyonlarının sağlanmasında ekip çalışması ile yaşadığı ortamın düzenlenmesi, ekonomik durumunun iyileştirilmesi, sağlık hizmetlerinden yeterince yararlandırılması, varolan beceri ve yeteneklerinin geliştirmesi  Engelli bireylerin kendi hayatı ve topluma uyumu kolaylaştıracaktır.
Tüm bu açıklamaların genel çerçevesine baktığımızda, günümüz devletlerinin çağdaş uygulamalarının sosyal devlet ve hukuk devleti anlayışı içinde yapıldığı zaman özürlülere ilişkin sorunların başında gelen istihdamın da rahatlıkla çözüme kavuşturabilmek mümkündür (Bilgin,1999).
Genellikle toplumlar, özürlüleri üretken olmayan, bu nedenle de ailesi ya da devlet tarafından özel bir bakıma muhtaç olan bireyler olarak gördükleri için, çoğunlukla onlara acıma duygusuyla yaklaşılması söz konusudur (ILO,1984). Bu acıma duygusu özürlünün özrünün ön plana çıkartırken, sahip olduğu yetenek ve becerilerinin de ikinci plana atılmasına neden olmaktadır. Bu nedenle toplum içinde daha çok yer almaları gerekmektedir (Bilgin,1999).
Özürlülerin istihdam açısından başarılı olamayacaklarına ilişkin bu yanlış düşünce toplum kesimleri arasında öncelikle işveren konumundaki yöneticilerin sahip olduğu bir düşüncedir. Oysa, yapılmış araştırmalar göstermektedir ki, özürlüler de diğer toplum üyeleri kadar iş başarısını göstermekte, işteki davranış ve girişimleri en az diğer çalışanlar kadar güvenilir, işine sadık ve daha başarılı bile olmaktadır.
İşverenler, (yasal zorunluluk gereği de olsa) özürlüleri işe alma ve birlikte çalışmada, belli özür türlerini tercih etmelerinde, özürlü bireylere verilecek olan işin özelliklerinin de etkili olduğunu belirtmektedir. İşverenlerin belli özür gruplarını işe almayı tercih etmelerinde etkili olan, bireyin özrünün neden olabileceği işlevsel sınırlılıklar ve bu sınırlılıkların bireyin çalışma performansı ve niteliğine yansımasıdır.
Özürlülerin işe girmeleri için onlara fırsat verilmesi bir halkın sorumluluğu kadar işverenlerin de sorumluluğudur. Özürlüleri memnuniyetle kabul eden bir işveren, toplumsal sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra, topluma pozitif etkiler veren süreçlerinde oluşumunu sağlar.  Unutmayın,  her insan, yarın engelli olabileceğini düşünerek hareket etmelidir. Bugün tamamen sağlıklı olabiliriz ancak daha sonra engelli olmayacağımızın garantisi yoktur. Bu sebeple, engellilerin yaşamını kolaylaştıran, onlara iş ve topluma daha çok katılma imkanı sağlayan çalışmalara önem vermeliyiz.
10-16 Mayıs Dünya Engelliler haftası kutlu olsun.
Mehmet Ballı  

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank