content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

01 Şub

ÜLKE PARALEL KISKAÇTA

 

Cizre’de 14 Ocak günü 12 yaşında bir çocuk “plastik mermi” ile vurularak öldürülmüştü. 12-14 yaşlarındaki çocukların polise taş atmalarına polisin gaz ile karşılık verdiği sırada meydana gelen bu ölüm ile ilgili çok çelişkili açıklamalar yapıldı.
DTK Eş Başkanı Hatip Dicle Cizre’ye gitmiş, çocuk ve gençlerin sokak eylemlerine son vermeleri gerektiğine dair Öcalan’dan mesaj götürmüştü. Bu konuşmadan hemen sonra topluluğun dağıldığı dakikalarda maalesef bu olay meydana geldi.

Müfettişlerin ilk tespitleri “olayda polislerin kusurlu olabileceği” yönündeydi. Geçen Pazartesi günü gözaltına alınan bu polis tutuklandı.

Hakkâri’de polislerin yol kenarına attıkları bombaları,

Van’da polisin bir aracı alevlere doğru sürüklemesini,

6-8 Ekim olayları sırasında 100’ü aşkın polisin rapor alarak göreve gitmediklerini beraber okuduğumuzda karşımıza dehşet bir ihanet fotoğrafı çıkmaktadır.

Bir bu olsa,

Aralık sonu ve Ocak Ay'ı başında İstanbul’da YDG-H adına bombaların patlatıldığını unutmadık. Elbette YDG-H pek çok kere vicdanlarımızı sızlatan, yüreğimiz parçalayan eylemlere imza attı. Ancak İstanbul'da YDG-H eylemi olarak gösterilen bombalarla ilişkin kuşkular var. Çünkü KCK, “hareketimizin ve gençliğin ne böyle bir kararı vardır, ne de bu eylemler hareketimize aittir. Aynı günlerde Hakkâri’de polislerin bazı yerlere bombalar koyması ve bunun açığa çıkarılması gerçeği vardır. Polislerin tutuklanmış olması, bu tür eylemlerin bu dönemde olabileceğini bir daha ortaya koymuştur” denildi.

Doğru veya yanlış olsun, ama birilerinin Çözüm Sürecinden ciddi şekilde rahatsız olduğu kesin. Olabilir, rahatsızlık anlaşılabilir, ancak bu rahatsızlık dış güçlerle omuz omuza, ahlaka, yasalara, vicdana sığmaz yollarla operasyonel boyuta dönerse bunun karşısında durmak gerek.

Cizre olayının failleri soruşturuluyor. Kimden kuşkulandığımızı sorarsanız, son bir yıldır ayyuka çıkan paralel kumpasın bu tür olayların bir numaralı zanlısı olduğunu söyleyebiliriz. Bunu sadece son bir yıldır yaşadıklarımızı dikkate alarak söylemiyorum. 1990'lı yıllarda da 'alnı secdeye giden' ve bu gruba yakın oldukları bilinen güvenlik güçlerinin neler yaptığını biliyoruz.

Kamuoyuyla da paylaştığım 28 Ocak 1998'deki JİTEM işkencelerinde paralelci Mehmet Baransu'nun hazır bulunmasının bir anlamı olmalı. Bugüne kadar fitnelere sebep olmamak için çok da gündemde tutmadık;

90'lı yıllarda "hocamızdan fetva aldık" diye bölgeye kan kusturan ve onlara yakın olan ne kadar polis varsa sonradan emniyetin en üst makamlarına getirilmeleri tesadüf ve tevafuk ile anlatılamaz.

Paralel Bavulcu Mehmet Baransu'nun bavullarından neden Fırat'ın doğusunun belgelerinin çıkmadığını merak etmiyor musunuz? Ülkenin en kripto belgelerine ulaşan paralelci Baransu, Doğu ve Güneydoğu'da JİTEM'in insanlık dışı cinayetlerine dair hiç bir belge ulaşmadı mı?

Söylüyorum, Mehmet Baransu’ya bavulların nereden geldiğini bulun arkası çorap söküğü gibi gelir.

Demem o ki,

Bölgede ciddi bir ihanet şebekesi var. Hükümeti, daha doğrusu Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan'ı ve başbakan Ahmet Davutoğlu'nu zor durumda bırakmak için 2015 seçimlerine kanlı eylemlerin gölgesinde gitmek paralel örgütün ölüm kalım meselesi olmuş. Zira paralel yapı 2015 Seçimlerinde Ak Parti'nin tek başına iktidar olmaması, Ak Parti iktidar olacaksa bile yeni anayasa ve başkanlık sistemi için yeterli milletvekili sayısına ulaşmasın diye içerde ve dışarıda ne gerekiyorsa yapmaya yeminli. İç işleri Bakanı Efkan Âlâ ve MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yeniden hedef alınması boşuna değil. Emre Uslu Fuat Avni üzerinden "kriptolu telefonları PKK tarafından kullanıldı mı" sorusunu yöneltirken önümüzdeki günlere dair ipuçları da vermiş oldu.

Paralelcilerin topyekûn saldırısı geçiştirilecek bir ihanet değil. Paralel örgüt dışarıda ülkeyi savaş suçlusu olarak mahkûm etmeye çalışırken, dış destekçileri vasıtasıyla içerde kanlı eylemler hazırlığında. Artık millet, vatan, din umurlarında değil.

Son bir yıldır yaşananlar bu söylediklerimizi doğrular nitelikte. Her şey bir tarafa 17-25 Aralık darbe teşebbüsü, MİT Tırları, İHH baskını, paralel medyanın bu ihaneti Batıya servis edişi onların maksatlarını net bir şekilde gösteriyor. Paralel örgüt, Çözüm Sürecini hedeflediğini bile bile Gezi'yi destekledi.

Önümüzdeki günler çok şeylere gebe. Allah korusun, ses getirecek cinayetler, kitleleri sokaklara dökecek olaylar tezgâhlanmakta. İçeriden destek olunca bu eylemler kolaylaşıyor.

Burada KCK ve Öcalan'a da çok iş düşüyor. Özellikle çocuk ve gençlerin eylemleri tamamen bitmeli. Biz silahlara veda için çırpınırken "kontrolsüz eylemciler" sorunu ile uğraşılamaz.

@ahmetay_

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank