- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Tokuşan Yumurtalar

Dışarısı ayazdı… Mutfak penceresi ise gittikçe buharlaşıyor, dışarının toz-dumanı bile görünmüyordu! Gelişmeleri inandığınız medyadan yüzünüz buruşuk izliyor, için, için kahrettiğinizde aklınıza birden ocaktaki yumurtalar geliyor… Aniden fırlayıp ocağı söndürüyor ve içine saldığınız yumurtaları son anda kabına yapışmadan kurtarıyorsunuz…
Pazar sabahının keyfiyle sofraya oturduğunuzda çocuğunuz eline aldığı sıcak yumurtayla size bakıp sırıttığında ne demek istediğini anlıyor, sizde yumurtayı elinizde sıkarak çocuğunuzla karşılıklı tokuşturmaya başlıyorsunuz.

Mutfağa yayılan “Çat!" sesiyle evladınız basıyor kahkahayı!  Onun ışıldayan gözlerine hayranca bakıp aklınıza birden Türkiye''deki gelişmeler düştüğünde, yüzünüz buruşuyor!
İşte Türkiye''nin son günlerdeki durumu da tıpkı sofrada olup bitenler gibi… Yumurtalar,  sarısı, beyazı, irisi, küçüğü demeden durmadan tokuşuyor… Yolsuzluk operasyonunun ilk dalgasıyla gelen yürütme ve yargıdaki dalgalanmalar demokrasi borsasını da fena vurmaya başladı! Yumurtalar ha çatladı ha çatlayacak!  Kabuklar ise etrafta darmadağın!
Yumurtalar sıcağı sıcağına tokuşa dursun, gelin biz bu yumurtaların içine bir bakalım, hangisi rafadan,  hangisi lop, hangisi çırpılmış!
Buyurun sofraya!
AKP Hukuku Dinlemiyormuş!
Olay mahalli Bolu İl Özel İdaresiymiş. Bu binaya AKP, boydan boya Sayın Başbakan Erdoğan''ın da bulunduğu bir afiş asmış veya astırılmasına müsaade edilmiş!  Afişte; “Dik Dur, Eğilme, Bolu Hep Seninle" yazıyormuş. Savcılıktan  bu afişin kaldırılması için karar almış ancak, afiş kaldırılmadığı gibi projektörle de aydınlatılmış…
Şaibeli TIR''lardan sonra şimdide Otobüsler yakalanmış!
Güney sınırımızda neler oluyor? TIR''lar MİT Görevlilerinin engellenmesiyle aranmadan yol alıyor, savcıların kararlarına rağmen… Şimdi de Adana''da Hatay''a giden iki otobüste yapılan aramada yüklü miktarda silah ve mühimmat ele geçirildiği belirtiliyor. Soruşturma da devam ediyormuş…
Yolgeçen hanı olduk! Suriye ise Türkiye''yi terör örgütlerine silah yardımı yapıyor,  diye BM''ye şikâyet etmiş!  Kokusu ileride çıkar!
Görevden Alınan 4 Bakan''ın Fezlekeleri Adalet Bakanlığına gelmiş! 17 Aralık Yolsuzluk ve Rüşvet depreminden sonra İstifa ettirilen veya eden 4 Bakanın fezlekeleri Adalet Bakanlığına ulaşmış.
Çiçeği burnunda Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, konuyu inceleyeceklerini söylemiş.
Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonunun ardından neler olmuştu hafızamızı biraz kurcalayıp, olanları unutmamak adına bir daha gündeme getirelim.

 Operasyonun hemen ardından savcılar görevlerinden el çektirilip, haklarında HSYK tarafından soruşturma başlatılarak görev yerleri değiştirilip, dosyalar yeni savcılara teslim edilmişti. • Önce soruşturmanın yapıldığı İstanbul İlinin polis şefleri, İl Emniyet Müdürü,  daha sonra Emniyet Genel Müdürlüğündeki Daire Başkanları ile Türkiye genelinde 2000 den fazla polis görevlerinden el çektirilerek daha pasif görevlere verildiler.

Bu görevden almalar emniyetle sınırlı kalmayıp, diğer kurumlara da sıçramıştı... • Sayın Başbakan''ın oğlu Bilal Erdoğan ve birçok işadamlarının da bulunduğu ikinci operasyondan sonra Yargı ile Emniyet karşı karşıya gelerek ifadeye çağırma krizleri yaşandığında hükümet, Kolluk Kuvvetler Talimnamesini değiştirerek, operasyonların gizliliği düşünülmeden üst makama bildirme mecburiyeti getirilmişti. Bu yönetmelik daha sonra Danıştay''dan iptal yemişti… • Tüm bu gelişmelerden sonra operasyonu başlatan savcılar görevden el çektirildiklerinde ve Kolluk Kuvvetleri Yönetmeliğinin değiştirilmesi ardından basın açıklaması ile konuyu topluma şikâyet ettiler.

Ergenekon ve Balyoz Davalarının ünlü savcısı Zekeriya Öz hakkında gittiği Dubai Tatilinin Ağaoğlu tarafından finanse edildiği şaibesi basında ortaya atılınca Savcı makamında gazetecileri çağırarak açıklamada bulundu. Savcı Öz gazetecilere; “Aranızda polis var mı?" dediğinde iki-üç kişi el kaldırınca onları dışarı çıkartarak yaptığı 3-5 sayfalık açıklamasında, Dubai tatilinin kendi cebinden karşıladığını faturalarıyla ispat eder. Eder etmesine de esas bomba, iki yargı mensubunun Bursa''da bir otelde kendisinden Başbakan''ın mesajlarını getirdiğini ve soruşturmayı kapatmasını isteyerek tehdit edildiğini açıklar… Daha sonra deşifre edilen Kamu Denetçi Kurumu Başkanı Nihat Özdemiroğlu ile Yargıtay 13. Daire Başkanı İsmail Rüştü Cirit ve Başbakan gittiği Uzakdoğu ziyaretinde,  bunu yalanlar. Biz kime inanacağız? Yargı ve yürütmeden hangisi doğruyu söylüyor? En iyisi ikisini de yalan makinesine oturtturmak!
Bir Şok İddia Daha!
Bu kez İzmir''de düğmeye basılan TCDD yolsuzluk operasyonundan sonra Eski Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım''ın bacanağı da aranır. Bakan operasyonun seçimlerden önce zamanlamasının manidar olduğunu söyler. Bacanak tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılır. İşin diğer yüzü de Adalet Bakanı Müsteşarı''nın Cumhuriyet Başsavcısını telefonla arayarak tehdit ettiği, savcının da bu durumu tutanakla tespit edildiğini CHP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan dile getirir.

HSYK''nın Yapısı  Değiştiriliyor!
İktidarın yolsuzluk soruşturmalarının ardından hayata geçirdiği bir diğer önemli gelişmede Hâkimler Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) Kanunu''nu değiştirmek için TBMM''ne yasa teklifi vermeleriydi…
İktidar,  HSYK''ya başkanlık eden Adalet Bakanında tüm yetkileri toplama istediğine karşılık muhalefette bu değişikliğin Anayasaya aykırı olduğunu söyleyerek şiddetle karşı çıkıyor. Hatta vekillerin TBMM''indeki komisyon toplantısında yumruklar konuştu!
Muhalefet neden eleştiriyor?
Yapılmak istenilenin HSYK''nın yani yargının yürütmenin emrine gireceği,

Bakanın izni olmadan karar alınamayacağı,

Alınacak kararların siyasallaştırılacağı,

Anayasa''ya göre hâkimler ve savcıların görevlerinde bağımsız olduğu, getirilecek düzenleme ile yürütmenin tarafsızlığı zedeleyeceği ve bununda Anayasaya aykırı olacağı,

Yasa değişikliğinin uluslararası ilkelere de aykırı olacağı,

İktidarın, yapacağı bu değişikliğin Anayasa''ya aykırı olduğunu bile bile kanunlaştırma çabası,

Dava ve soruşturmaların yürütmenin müdahalesiyle açık hale getirileceği endişesiyle HSYK Başkan Vekili de bu yasa değişikliği teklifini 66 sayfayla sert bir şekilde eleştiriyor… Ne demişler, “yanlış hesap Bağdat''tan döner!" Dönerde Bağdat''ta bu günlerde çok karışık, nasıl döner bilinmez! Yandaş Medya''dan İtiraf! İktidara yakınlığı ile bilinen Yandaş Gazete Yeni Şafak''ın Ankara temsilcisi Abdulkadir Selvi, “Cemaatin Erdoğan döneminde 15 kat büyüdüğünü" söylemiş! Vay be! Zaten Sayın Erdoğan''da, “Ne istediler de vermedik"  Dememiş miydi? Besle kargayı oysun gözünü!  Büyümek başa bela ya! Küçük olanlar daha sevimli değiller mi? (!)
Çalışan Gazeteciler Günüymüş!
Korkak ve yandaşlıktan yağlanıp vıcık vıcık olduğu, yalan ve rüşvetin gazetecilere kadar şaibe yaratılan basına bir çift sözüm var:

Rahmetli Erbakan Hocanın dediği gibi, “Hadi ordan Hadi ordan!" Günü hak etmediniz siz! Bu gün cesurların ve hiç korkmadan yazanların günüdür. Onlarda zaten bir avuç kalmadı mı?  Bir avuç kalsa da kalemlerinin gücü yüreksizlerin tümüne bedel değil mi?
Bugünü hak etmek için, mert olacaksınız mert! Kalemin doğru ve cesurca yazacak!
İçeride Günahsız Yatan Çok Kişi Var!
Kim söylemiş bu sözü? Sayın Başbakan Uzakdoğu''daki Malezya''dan… Yine medyanın açık oturumlarına katılanlar; “Eğer oğlu Bilal''e kadar giden yolsuzluk ve rüşvet operasyonu 17 Aralık 2013 tarihinde ortaya çıkarılmasaydı Sayın Başbakan yine aynı düşüncede olacak mıydı?" diyorlar.
Zira Sayın Başbakan Ergenekon ve Balyoz Davası için daha önce “Ben bu davanın savcısıyım! Demiş, hatta o dönemin ünlü savcısı Zekeriya Öz''ü göklere çıkarmış ve altına birde zırhlı bir Mercedes tahsis ederek emrine de koruma vermişti.

Şimdi?
Savcı iğneyi iktidara çevirince, Zekeriya Öz için Sayın Başbakan “O Savcı dürüst değil" demiş… Avrupa Birliği ve Dünya Ne Diyor? Yolsuzluk ve Rüşvet operasyonlarının ardından “Yürütme ve Yargı" arasındaki bu gerginliğe Avrupa ve dünya da sessiz kalmıyor. Avrupa Komisyonu''nun Genişlemeden Sorumlu Üyesi Stefan Füle sözcüsü aracılığı ile bir açıklama yaparak Başbakan Tayyip Erdoğan''ı Türkiye''nin AB üyeliğini riske attığını belirterek uyarmış.

Amerika ne diyor?
Amerikan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Psaki''de “Hiç kimsenin hukukun üstünde olmadığı, suçlamaların tarafsızca soruşturulduğu, adalet ve şeffaflığın en yüksek standartlarını karşılayan bir hukuk sistemini desteklediğimizi söylemeye devam ediyoruz" demiş…
Bütün bu gelişmeler ve gelişecek olanlardan sonra,  “Sizler ne söylüyorsunuz?"
Biliyorum,  sorumun yanıtını sandıkta vereceksiniz, ancak Avrupa''ya kaçan genç Osmanlılardan Ziya Paşa''nın İngiltere''den baskı gördüğü için Cenevre''de yayımladığı Hürriyet Gazetesi''ndeki Cumhuriyet''ten 53 yıl önce 1870 yılında yayımladığı ve günümüze de uygun düşen bir makalesini yazmadan yazımı sonlandırmak istemiyorum…
“Cumhuriyette padişah, imparator, sadrazam falan yoktur. Ülkenin padişahı da, imparatoru da, kralı da hep halktır. Halk kendi çıkarının düşünen birkaç kişinin kölesi değildir. Herkes hak ve özgürlüklere sahiptir. Halk zorla askere alınmaz, kışlalarda çürütülmez. Ülke tehlikeye düşürse halk silaha sarılır. Halk angarya yöntemiyle çalıştırılmaz. Gazeteler hükumete yaltaklanmak zorunda değildir. Her türlü eleştiriyi yaparlar.

Cumhuriyet rejiminde millet meclisi vardır. Yasaları hazırlar. Üyelerini halk seçer. Mahkemeler özgür ve bağımsızdır. Onlara ne meclis karışır, ne de başkan Ülke yöneticilere dedelerinden ve babalarından miras kalmış değildir!
Diktatörlük rejiminde iş başındakiler, istediklerini cennete yollarlar, istemediklerini cenneme. Öyle rejimlerde gazeteler iş başındakilere dalkavukluk ederek yaşamlarını sürdürürler,  iktidardakileri öve öve göklere çıkarırlar. Bütün kötülükleri iyilik olarak gösterirler. Kolay para kazanmanın yolu da budur."
Son sözüm:
Cumhuriyetin temel ilkelerinden olan kuvvetler ayrılığını yani yasama, yürütme ve yargıyı korumak, basını özgür kılmak, muhalefetinde demokrasinin önemli kavramlarından olduğunu bilmek, halkına eşit davranmak ve onların özgürce ifadelerine değer vermek,  kurumlarda iki başlı yönetim anlayışını terk ederek Cumhuriyet ilkelerini öne çıkaran yönetim anlayışı yanı sıra yargıyı siyasallaştırmadan yargı görevlilerinin bağımsızlığı çerçevesinde her türlü yolsuzluk ve rüşvet olayını,  her kim çıkardı ise sonucu en üst düzey yetkili veya ahbabına uzansa bile üzerine gidilerek, tüm davaları adaletli bir şekilde sonuçlandırmasına katkı vermek artık hükümetlerin temel görevlerinden olmalıdır. Yeni yılda hukukun üstünlüğü ve gerçek demokrasinin ışığı her tarafınızı aydınlatsın!