content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

07 Mar

Tanrım Sana Ne Kadar Çok Şükretsem Az Diyorum

Sebebi de;

Çok şükür, Tanrım,

El, kol, bacak,

Saç, kaş, baş.

İyi kötü, bana yetecek kadar,

Alta çarık,

Üstte kılık,

Başa yetecek akıl da verdin.

Tanrım

Ben daha ne isterim.

Kadir kıymet bilen, bir insan için,

Bunlardan daha büyük verilmiş,

Bir nimetler mi? olur.

Sana ne kadar, şükretsem az.

 

Yalnız, Tanrım;

Ben,

Hep aklımı sorguluyorum.

Ben, diyorum

Akıllı mıyım?

Yoksa diyorum

Deli miyim?

Onun da bilmiyorum.

Elbette merak edip öğrenmekte

Benim hakkım diyorum.

O yüzden,

Bende hep kendime soruyorum.

Bende akıl,

Var mı?

Yok mu?

Varsa,

Az mı?

Çok mu?

Onu da bilmek,

Hakkım diyorum.

Olsa da

Öğrenmek imkânsız,

Çünkü

Onun, ne testi, ne de ölçüsü var.

Olsa da

Ölçülemeyecek büyüklükte bir varlığı var.

Her ne kadar,

Ölçülüp varlığı tespit edilememiş olsa da

Fazla olduğunu da,

Hiç sanmıyorum.

Şayet olsaydı

Fazla.

Karımın dediği gibi,

Ben de bu güne kadar

Bir baltaya,

Sap olurdum.

Bırakın baltayı,

Keseri, nacağı

Ben hala bir bıçağa

Sap olamadım.

 

Ama

Doğru dürüst, bir adam;

Olup, olmadığım

Sorulacak olursa.

Şimdiye kadar,

Gururla söylüyorum.

Anam;

Dokuz çocuk doğurmuş.

Ama

Hiç mi, hiç

Eşek doğurmamış.

Şimdiye kadar,

Karımdan başka,

Bana,

Deli diyen de olmadı.

Karımın dediği,

Deliliklerimi saymazsak.

O halde,

Ben;

Asla, deli de değilim.

 

Ne olduğumu,

Çok merak eden varsa,

Onu da bir an önce söyleyeyim ki,

Sizleri meraktan çatlatmayayım.

Çünkü aşırı merak, insanın başını

Belaya sokar.

 

O halde, ben;

Önce kendini,

Sonra herkesi seven,

Her şarta,

Kendi halinden memnun,

Çok mutlu birisiyim.

Çünkü

Ne deliyim,

Ne de veliyim.

Allah korusun, iyi ki ikisi de değilim.

 

Ya!

Bir de,

Olsaydım veli,

Ya da

Deli.

Vay başıma, geleceklere derdim.

Belki de, şimdiye kadar,

Çoktan taşlanıp öldürülecektim.

 

Tanrım!

Bana böyle bir hayatı, çok görüp

Vermeyip bağışladın için,

Şimdi sana

Ne kadar çok şükretsem az.

 

Tanrım,

Sen her kulu, şahsına münhasır,

Zatı sıfatlarıyla yaratıp

Var etmişsin.

Amenna

Boynumuz kıldan ince,

Her nedense, bunlardan sana sual olmaz.

Ama Tanrım,

Ne olur

Bağışla beni,

Beni meraklı yaratıp var eden sensin.

Onun için bende sana,

Haddim olmayarak kul merakıyla soruyorum.

Çünkü ben de bir insanım.

Haksızlık ettiğini, asla söyleyemem.

Aceleci ve çok sabırsız, bir kulum.

Bunların doğru olan cevaplarını

Öğrenmek için de

Mahşeri bekleyemem.

Beklersem şayet,

İşte o zaman da

Ben çatlar ölürüm.

 

O nedenle önce kendime,

Sonra da diğer bazı kullarına bakınca,

Ben kendimde birçok eksik hata görüyorum.

Neden bende olmayan,

Birçok fazlalıklar onlarda var da

Ben de yok.

Bunları tek tek saymaya kalsam,

Bana lütfedip verdiğin akıl yetmez.

Hem de utanıp arlanır,

Tenezzül etmez.

Tanrım,

Her nedense bunların,

Kimi çok akıllı,

Kimi akılsız,

Kimi arsız,

Kimi ırzsız,

Kimi olmuş hırsız,

Kimi de olmuş,

Utanmaz, soysuz.

 

Ne yazık ki;

Sonradan kazanılmış,

Bu üstünlük sağlayıcı meziyetler,

Ahsen-i takvim üzere noksansız yaratılmış olan kulu,

Bilinmeli ki; zamanla sinsice alçaltıp, soysuzlaştırır.

O nedenle de;

İçimizden bazılarına verilmiş olan

Bu üstünlük sağlayıcı,

Özel kabiliyetlere dayalı,

Benlikte oluşup gelişmiş olan bu yetenekler,

Bu meziyetler,

İyi ki de, bana verilip,

Benim

Benliğimde oluşturulmamış.

Dolayısıyla;

Bunlar benim benliğimde oluşturulup

Taşımadığım için de

Çok sevinçli ve mutluyum.

Tanrım!

İyi ki de,

Benim benliğimde bunlar yok.

Bunlardan beni esirgeyip,

Koruyup vermediğin için de,

Sana ne kadar,

Şükretsem az, diyorum.

 

Tanrım;

Bağışla beni!

Merakımı yenemiyorum.

Onun için,

Çocuklar gibi durmadan çok soru soruyorum.

Birde;

Yarattığın kulların,

Kimi doğmuş erkek,

Kimi olmuş kadın.

Kimi iki arada, bir tepede kalmış kararsız,

Kiminin de yediği, naneler ortada.

Kimi de, ne oldum delisi olup,

Olmuş bir sarhoş,

Yaptıklarından habersiz.

Tanrım;

Nedir bu hal!

Anlayamıyorum.

Benden daha vasıflı,

Daha üstün özellikte yarattığın,

Bu her şeyi sonradan görme kullarına,

Bendeniz, şahsen

Ne özeniyorum,

Ne onları ayıplıyorum,

Ne de onları kıskanıp, kendime kapris yapıyorum.

Sadece onlara acıyıp, zavallılar diyorum.

O nedenle de;

Yüce Allah’ım

Onca, cömertliğine rağmen,

Bazı kullarına cazip gelen,

Bu son günlerde de moda özelliği taşıyan,

Bu üstünlük sağlayıcı,

Kötü özelliklerdeki karakter ve meziyetleri,

Benim gibi, aciz yeteneksiz bir kula,

Çok görüp, vermeyip, esirgeyip koruduğun için de,

Sana ne kadar, çok şükretsem az diyorum

Ve

Verdiklerinin hepsini öpüp, başıma taç ediyorum.

 

Tanrım;

Sen hayrı şerrin,

Şerri de hayrın içine saklamışsın.

Ben de bunları birbirinden ayırıp

Doğru dürüst yaşayacak

Akıl yok.

Onun da fazlasını,

Doktor almış.

Onun için

Hiç sıkıntım bitmiyor.

Bu gün dertlerim

Aklıma düştü.

Çenem açıldı,

Söyleyeceklerim hiç bitmiyor.

Birkaç şey daha söylemek istiyorum.

Bu güne kadar,

Bir ilaha tapar gibi,

Beni;

Karşılıksız sevecek,

Anamı saymazsam,

Senden başka!

Ne karım, ne de çocuklarım.

Hiç mi? Hiç,

Dostum olmadı.

Senin gibi, bir dostun yanında da,

Gelip, geçici, sahte dostlara da,

Hiç mi, hiç ihtiyaç duymadım.

Zaten, yaşayıp var olduğumuz,

Bu ikiyüzlü, yalan dünyada da

Benim de, Senden başka,

Arkasına düşüp gideceğim.

Onu en az senin kadar sevip,

Onun için, günah işleyeceğim,

Ne eşim,

Ne dostum,

Ne de bir sevdiğim, oldu.

Ama bunların hiçbiri,

Beni,

Gülün kokusuna,

Yediğim üzümlerin tadına,

Varacak kadar, bile üzmedi.

Onun için de, yaşadığımız şu dünyada,

Ne seveceğim birisi,

Ne de, beni seven birisi olmadı diye de

Şimdiye kadar, hiçbir üzüntü duymadım.

İnşallah bundan sonra da duymam.

İhtiyaç duyacağım,

Böyle dostlarım,

İyi ki de yok,

İyi ki de olmamış.

Olmadığı için de,

Tanrım!

Sana ne kadar çok şükretsem az diyorum..

 

 

 

 

YA BİRDE OLSAYDI !

İşte o zaman, çok üzülürdüm.

Belki de, sürünür, kahrımdan ölürdüm.

Ya da onlar için, burnum pislikten çıkmaz,

Başım beladan kurtulmazdı.

Tanrım;

Beni bu güne kadar,

Böyle, kirli eş, dost, ahbaptan,

Koruyup, kollayıp sakladığın için,

Sana, kıyamete kadar,

Yarattıklarının ve yaratacaklarının sayısı kadar,

Şükürler olsun!

Diyorum…

Aynı zamanda da

Ne kadar çok şükretsem

Yine de;

Çok Az diyorum...

Tanrım;

Yine de

Çok az, diyorum…

 

28.12.2011

Cahit KARAÇ

Şair, Düşünür ve Yazar

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YA BİR DE OLSAYDI !

İşte o zaman, çok üzülürdüm.

Belki de, sürünür, kahrımdan ölürdüm.

Ya da zavallılara merhamet eder acırdım.

Belki de onlara yaranmak için yalakalık eder,

Sonra dalar için, burnum boktan çıkmaz,

Başım beladan kurtulmazdı.

Tanrım;

Beni bu güne kadar,

Böyle, kirli eş, dost, ahbaptan,

Koruyup, kollayıp sakladığın için,

Sana, kıyamete kadar,

Yarattıklarının ve yaratacaklarının sayısı kadar,

Şükürler olsun!

Diyorum…

Aynı zamanda da

Ne kadar çok şükretsem

Yine de;

Çok Az diyorum...

Tanrım;

Çok az…

 

28.12.2011

Cahit KARAÇ

Şair, Düşünür ve Yazar

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank