- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Özgür Hayat Zor Kurulur

Türkiye kimilerine göre tarihi bir aşamadan geçti ve türbanlı kadın vekiller Meclis’e girdi.

Bu kadın vekillerimizin etraflarında onların fotoğraflarını çeken, düğün salonuna giren  gelin muammelesi yapan erkek vekillerin yüzlerindeki zafer kazanmış ifadeyi gördükçe şöyle düşündüm. Evet ben asıl bu ifadeyi kabul etmiyor, kadın üzerinden siyasi rövanş kazanmış zafer edasından korkuyorum.

***

Yüreğim bu ifadeyi kaldırmıyor.  Neyse ki MHP milletvekili Ruhsar Demirel, ilk tokadı attı o kibirli yüzlere… Konuşması önemliydi çünkü bizlerin, özgürlüğüne sevdalı kadınların önündeki asıl sorunu doğru ortaya koydu; “Çekin kadınların üzerinden ellerinizi” diye haykırdı. Çekerler mi? Hiç sanmam.

***

Bir Cumhuriyet kadını için… Asıl korkulması gereken, işte o yüzlerdeki  tuhaf gurur, o kendini Allah yerine koyan müstehzi gülüşler, ‘nasıl da başardık’ edalarını ok gibi fırlatan bakışlardır, yoksa kafalardaki türbanlar değil…

Şüpheniz olmasın, bir süre sonra el sıkmayacak kadın vekil bulunursa bu durumu da yine zaferin azmi diye lanse edeceklerdir…

Belli ki o bakışların derdi, insan hakları mücadelesi değil, önlerinde engel olarak gördükleri bir sistemin kolonlarını zayıflatmak meselesidir.

***

Haydi biz ne demek istediğimizi daha iyi anlatmak için bir başka dünyaya gidelim şimdi... Çok uzaklara değil, büyük kentlerin yanı başlarındaki köylere gidelim yeter.   Ya da vaktiniz varsa biraz daha uzaklara Anadolu’nun köylerine… Ne görür, ne yaşarız? Meydanlarda kahvelerde erkekler ve çoğu zaman kapılarının önünde fısıldaşan, gülüşen kadınlar. Hele kadın genç ise.. Bir erkek ona soru soramaz, ya yüzlerini kapatırlar ya utanarak kaçarlar. Geçenlerde gittim, Manisa’nın bir dağ köyüne.  Belki oradan aklımda kalmıştır. Bir okula yardım töreni vardı. Evlerinde bizi bazlamalarıyla ağırlayan kadınları sonra törene davet ettik. Hiçbiri gelmedi, utandılar. İşte bu kadınlarımızı düşününce, ne kadar yol aldığımızı fark ettim, hem de nasıl zorlu koşulları aşarak… Oysa hala kadınlarımızın neredeyse yarısı  benzer şartlar içinde yaşıyor.

 ***

İşte bu kadınlarımız için, türbanlı türbansız Meclis’e girilmesinin önemi yok.  Onlar için önemli olan, ‘Kadınlara ad koyabilecek, iş verebilecek, erkekle eşit haklar sağlayacak, onları evlerinden özgüvenle çıkartabilecek bir düzen.’

Oysa bu konularda atılacak adımlar değil,  kadınlarımızın örtünmesi başarı olarak görülüyor.

***

Özetle problem başlardaki örtüler değil, o örtülerin altına saklanacak, eşitsizlikler, adaletsizliklerdedir.

Tehlike olan, kadını, güçsüzü, farklıyı değersiz kılarak kendi düzenini sağlamlaştırmanın peşinde olanlardır.

Kadınlarımızın türbanla meclise girmesini alkışlarken, onların altındaki özgürlük halısını   çekmeye çalışanlardır.

Cumhuriyet sisteminin kolonlarını zayıflatmak için nefretlerini dini şakşakçılığa dönüştürenlerdir.

***

Özgürlük mücadelesi verilirken, o özgürlüğün kaynağının nerede olduğunu unutmamalı.
Bugün İran’ın, Suudi Arabistan’ın dönüşüp sekülerleşeceğine ve kadınlara yeni eşit bir özgürlük alanı açacaklarına inanan var mı?

Hakikatten bugünlere kolay gelinmedi.  O nedenle, Meclis’e başörtüsüyle çıkarma yapmak ağır sorumluluktur. “Eşitlik, özgürlük” konusunda verecekleri her ödün, onları bugüne kadar oluşturulan ‘Demoktratik, özgür, cumhuriyetçi’ çatıdan çekilen birer tuğla haline getirecektir.
İşte bana göre asıl yanılsama burada… Herşey; Türban için özgürlük mücadelesi verirken, kadının varolma, eşit olma özgürlüğünü sınırlandıran anlayışlara verilen tavizi görebilmek meselesidir.

Çünkü CHP’li Şafak Pavey’in içinde harika satırlar barındıran konuşmasıyla işaret ettiği gibi, hakikatten özgür bir hayat zor kurulur.

***

EXPO HEYECANI DUYMAYAN VAR MI?

Büyük yarışa 25 gün kaldı. Eminim başlığı okuyan İzmirliler yeniden okumuşlardır. Yanlış yazılmış, doğrusu ‘heyecan duyan var mı’ olacak diye düşünmüşlerdir. Öyle ama susun, çaktırmayınız lütfen… Rakip ülkelerin Türk basınında çıkan bazı haberlerden yararlandıkları söylenmişti. Belli mi olur belki rakipler bizleri okuyordur. Yalnız, rakipler artık başlığı okuyup yazıyı bıraksınlar lütfen… Biz artık gerçekleri yazalım. Dünya yarışına sayılı gün kaldı. EXPO’yla görevli çalışan ve yöneticiler hariç, durum pek kimsenin umrunda değil. Büyükşehir Belediyesi’nin ‘yarışı kaybedersek suçlu olmayalım’ diye son anda bastırdığı ‘Yakışır İzmir’ime afişleri de olmasa ruhsuzluk hali dizboyu… Devlet zaten umudu kestiğini gizlemiyor, Yönetim Kurulu Başkanı Vali’yi değiştirdi, sanki bir ay bekleyemezmiş gibi EXPO genel sekreterini başka yere atadığını açıkladı. Sağolsunlar, ruhsuzluk konusunda ellerinden geleni yaptılar. Dünya üzerinde 2 milyon 469 bin 501 şehir arasında İzmir’i tanınır bir kent yapabilmek ancak böyle organizasyonlarla mümkün lakin nasıl başardılarsa var olan heyecan artacağına azalıyor.
Yine de bu konuda daha fazla sır vermeyelim, sonucu bekleyelim ve umalım ki; bizde azalan heyecan, oy verecek delege ülkelere yansımasın…