- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Onurlu İnsan Olmak!

Her insan onurlu doğar, ancak çok az insan onurlu ölebilir. Temelde toplumun baştacı yaptığı, yücelttiği insan saygınlığını ifade eden onur gibi bir değerin kaybedilmesi acı bir gerçektir. Hukuksal onur kavramı, bu makalenin konusunun dışındadır. Çünkü hukuk her insanı onurlu ve eşit kabul eder. Onur kavramıyla ilgili gözlemlerimiz daha çok toplumsal olaylar ve toplumsal değer yargıları bağlamındadır.

Onurlu insan olmak ilkeli olmayı gerektirir. İlkeli olmak ise zorunlu olarak, gerektiğinde seve seve maddi ve manevi bedel ödemeyi zorunlu kılar. İlkeli insanlar, gücün kaynağı meşru değilse boyun eğmezler. İlkeli insanlar, giyotine ya da idam sehpasına çıkarken dahi düşüncelerinde dönmezler. Şöyle bir etrafınıza bakın! İlkeli, maddi ve manevi bedel ödemeye hazır kaç insan görebiliyorsunuz? Objektif kriterlerle geçmişinizi ya da toplumsal hafızanızı bir anlığına gözünüzün önüne getirirseniz, demek istediğim hususlar daha iyi anlaşılacaktır.

Onurlu insan olmak dürüst olmayı gerektirir. Dürüstlük çok yönlü bir kavram olmakla birlikte insanın lehindeki veya aleyhindeki her konuda gerçeğin dışına çıkmaması şeklinde ifade edilebilir. Bir insana dürüst denilebilmesi için o insanın önce kendine karşı dürüst olması, daha sonra eşine, çocuklarına, ailesine, topluma karşı dürüst olması gerekir. Ailesine yalan söyleyen, çocuklarının rızkını kumar veya içki masasında harcayan, yaşlı anasının babasının üç beş kuruşunu alabilmek için her türlü numarayı yapan insanlar ya da vatandaşlarda hukuk dışı menfaat sağlayan kamu görevlileri her gün medyada yer almaktadır. Bu gözlem, toplumsal dürüstlüğün yeterli olmadığını ortaya koyduğu gibi, onurlu insan olmanın gerekliliklerinin ağırlığına da işaret etmektedir.

Onurlu insan olmak sadık olmayı gerektirir. Eyleme dönüşmememiş sadakatsizlik düşüncesi, hem düşünce özgürlüğü kapsamında yer alması hem de gözlemlenmesi mümkün olmaması nedeniyle değerlendirmemiz dışındadır.

Sosyal bilimlerde kavramları doğru tanımlamanın öneminin bilincindeyim. Aynı zamanda, sosyal bilimlerde kavramları tanımlamanın zorluğunun da farkındayım. Bu nedenle, sadık olmayı tanımlamayacağım. Ancak, sadakat sözcüğünün; dostluk, içten bağlılık, doğruluk, vefalılık gibi anlamlara geldiğini bilmekten fayda var. Gazetelerde, zaman zaman cinayetle bile sonuçlanan sık sık aldatma haberlerini okuyoruz. Magazin basını ise, topluma örnek olarak sunulan birçok sanatçının sadakatsizliğini kaçamak veya çapkınlık adı altında gündeme getirmektedir. Toplumun aynası olan medya, toplumdaki sadakatsizliğin yaygınlığını somut olarak ortaya koymaktadır.

Diğer taraftan, bireysel çıkarı için en yakın dostunu, arkadaşını yüzüstü bırakan birçok insana günlük hayatta rastlanmaktadır.

Onurlu insan olmak farklı koşullarda değişik özelliklere de sahip olmayı gerektirir. Bu nedenle, ilkeli, dürüst ve sadık olmak özellikleri onurlu insanın en önemli sadece birkaç özelliğidir.

Sonuç olarak, onurlu doğan insanın yaşantısını onurlu bir şekilde sürdürmesi gerekirken, bu her insan için mümkün olmamaktadır. İnsanlar, değişik nedenlerle onurlarını kaybetmektedir.

Sevgili dostlar, bireysel bazda, elbette ilkeli, dürüst, sadık özelliklerini taşıyan onurlu çok temiz yürekli insanlarımızın olduğunun da farkındayım. Bu makale toplumsal özel eleştiri yapmak amacıyla yazılmıştır.

Comments Disabled (Open | Close)

Comments Disabled To "Onurlu İnsan Olmak!"

#1 Comment By Çapar Kanat On 30 Temmuz 2010 @ 22:47

Sayın Mustafa Karaatmaca
Yazınız okullarımızın edebiyat veya ahlak ders kitaplarına kompozisyon olarak değerlendirilmesi gereken türdedir.
Tebrikler
Çapar Kanat
Çiftçi-Çiğ Süt Üreticisi

#2 Comment By mehmet yılmaz On 27 Ağustos 2010 @ 00:44

Çehov ne güzel özetlemiş durumu "Dürüst olmak kolaydır, gerekmediği zaman ve gerekmediği sürece." Dediğiniz gibi "Dürüstlük insanın lehindeki veya aleyhindeki her konuda gerçeğin dışına çıkmaması şeklinde ifade edilebilir." Ortalam insanımız maalesef kendine zarar gelmeyecek durumlarda gayet dürüsttür. Ahlaksızları, namussuzlları eleştirir; ama kendi sınavında, alyhine olacak durularda hep kaybeder. Kendine göre mantığa bürüme yöntemlerine başvurur. Parti içi demokrasinin işlemediğini savunup parti liderine savaş açan çok adam gördük daha sonra parti liderliğini ele geçirince nasıl "demokrat" olduğunu. Bir tarihi adam şöyle bir şey demiş: Eziliyordum aristokratlara savaş açtım, sonra kazandım ve ben aristokrat oldum bu sefer de aristokratların karşısındakilerle savaştım. Kısacası biz bulunduğumuz konuma göre gard alıyoruz. Eziliyorsak demokrasi, insan hakları diye bağırıyoruz. Güç elimize geçince de eziyoruz. Kendi öğrenciliğini hatırlamadan öğretmenlik yapan çok öğretmen tanıyorum. Zamnında öğretmenlerin idarenin haksızlıklarına isyan edip küfür eden adam öğretmen olunca bir zamanlar şikayet ettiği sistemin çarklarını kendisi çeviriyor. Müşteri esnafın kazıkçılığından şikayet eder ama fırsatını bulsa alcağı malı en ucuza, esnafın hakkını gözetmeyerek almaya çalışır. Müşteri en ucuza esnaf pahalıya satmak ister. Ama kimse bu malın hakkı nedir bunu verelim derdinde değildir. Çünkü dürüst olmak gerekmediği zaman kolay gerektiği zaman zordur. Şikayet edenlerin çoğu aslında adaletsizliklerden duyduğu rahatsızlıklardan değil de o güün kendinde olmadığından yahut kendisine zarar verdiğinden şikayetçi oluyor. Örneğin KPSS de kopya çekilmiş diye bağıran o kadar insana sınavdan önce böyle bir fırsat verilse acaba kaçı dürüstçe olmaz diye ret ederdi. Devlet açıklıyor öğretmen ihtiyacım 200 bin öğretmen mezun sayısı 360 bin. Ama atanamayan, yeterli puan alamaynlara sorarsanız devlet herkesi almalıymış, KPSS kaldırılmalı doğrudan her mezun atanmalıymış. Memurların en aydını olması gerken öğretmenler bile böyle düşünebiliyor yazık ki.

Neyse uzattım Sadi ne güzel demiş: Ezilene güç ver o da ezmeye başlar"

#3 Comment By Çapar Kanat On 27 Ağustos 2010 @ 02:04

Sayın Mehmet Yılmaz
Yorumunuzu okudum.
Pekala! Çözüm nedir?

#4 Comment By Nurdan On 27 Ağustos 2010 @ 11:19

Sn: Mustafa Karaatmaca;
Yaşamı boyunca pek çok bedel ödeyecek olan insan tipidir bence ''ONURLU İNSAN''...
Kutsal değerlerimizi kısmen yitiriyoruz... En küçük işinizi bile tanıdık aracılığı ile yaptırmaya alıştınız veya alıştırıldınız. Başkasını suçlayarak, suçluluk duygusundan kurtulmanın vermiş olduğu eşsiz hafiflik de yok değil hani insanlar da... Birbirinizin hakkını gasp etmekten asla çekinmez olalanlar...! Hedefe ulaşmak veya eldeki yetkilerden şahsi faydalar elde etmek için atmayacakları takla kalmayanlar...! Tabi bu yazdıklarım gözlemlerim...
Kişilikli bir insan. Onurlu bir insan. Gururlu bir insan. En önemlisi insan gibi bir insan olabilmek...
Parayla, pulla alınmaz...!