- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

Nowadays

Yılbaşı olağan geçti. Her zamanki gibi yeni yıla tek başıma girmeyi seçtim. Girdik 2014'e. Sabah da olağandı. Tatil de olduğu için daha rahat erken kalktım. Olağanlık sürüyordu. Evde kahvaltlık bir şey kalmamıştı. Her yer tenha iken gittim alışveriş gördüm.

Oturdum tekrar. Gazeteyi açtım, tam da okumak üzereyken “hulu hululu hulu huuuu” şeklinde birtakım seslerin gelmekte olduğunu fark ettim. Evet. Yine bir curcuna vardı apartmanda. Üst katta birileri kapı önünde, sanırım, tartışıyorlardı. 5 dakika bir sustu gürültü. Sonra aşağı doğru inen ayak sesleri duydum. Hislerime bakılırsa idi bir curcuna daha olacaktı. Evet. Bu sefer, tam da benim kapımın önünde bağrışlar çığırışlar duydum. Edemedim de kapıyı açtım. Kendimi biraz da borçlu hissettim. Diyeceksiniz ki niye? Annemlerin burada olduğu bir zaman o kadın bize aşure getirmişti. Annemin demesine göre nezaketli davranmıştı kendisine. O sebepten.

Kişilerin sayısı artmıştı, o yüzden kapıyı açtım. Manzaraya bakılırsa idi kan gövdeyi götürecekti. Detaylara girmeyeyim. Bir kişiye 4 kişi gibi bir durum vardı. Ben yine ağabeylerim ablalarım diye aralarına girdim. İki erkek de indi aşağı. Bir de orospu diye anılan birinin lafı geçti fakat kim olduğunu anlayamadım. Tehditler, küfürler havada uçuştu. Benden yaşça büyük bir ağabey indi sonra. Buna o an sevindimdi. Çünkü kadınları susturmak pek mümkün değildi. Yardımcı olur diye düşündümdü. Fakat kısa bir zaman sonra o da laf dalaşına girdi. Öyleydi böyleydi derken, bir ara otomatın ışığı söndü. Ben tam aradaydım. Otomatın ışığını açmamla tekrar dalaş başladı. Öyleydi böyleydi tekrar...nasıl olduğunu anlamadım ama bir an ortada kimse kalmadı. Polisin geldiğini duydum. Hemen içeri kaçtım. Çünkü...

Çünkü...şahitlik mahitlik... tam da entel havalarına girmişim, bacak bacak üstüne atmışım, olay patlak verince dağıldı entel dantel pozlarım, tekrar rahatım kaçsın istemedim.

Meselenin kökleri geçen yaz aylarında. Neyse.

İki-üç haftadır kadın vahşiliğini düşünüyorum... Birkaç örnekle başladı bu vahşiliğin kökenlerini düşünmeye başalamam. Son iki-üç haftada kadınların, kendilerine hiç de yakışmayacak derecede kaba, vahşi olabileceklerini bana düşündüren baya bir örnekle karşılaştım. Yani, o kadınlara baksanız, dersiniz ki ne kadar hoş, nezaketli, modern... ama iş herhangi bir çıngarda ortaya çıkıyor... Hayretle ve dehşetle izliyorum...

Yani, kadınların, erkeklere eş konumlarda olması sanal yanılgısı veya pohpohlanan bir şeyler bunlara yol açıyor. İlkel kökler hepimizde var fakat bu kadar bilgi, bu kadar iletişim, bu kadar çeşit insan bizleri düşünmeye sevk etmek yerine yeterince olmayan iç-gözlem eksikliklerimiz, daha da önemlisi kişisel sahalarımız, bireyselliğin ne olduğunu tanımlayamamamız ... Yok etmek dürtüsünün cinsiyeti yoktur fakat cinsiyetler arasında farklı şekillerde kendilerini gösterirler. Şimdi mesela bir kadının bir erkek ağzına yakın bir şekilde konuşması tanımlama eksikliğinden. Kadının adı var fakat hala adı tanısı yok, gibime geliyor. Kadın, kendini erkeğin yapabildiği şeylerle mi oluşturmalı? Öyle yapıyorsa bilerek veya bilmeyerek, o zaman yine kadın olmaktan çıkıp cinsiyeten kadın fakat içinde anti-erkekli yine de erkek gibi bir erkek tanımı ile nasıl kadın olunabilinir?

Olumlu örnekleri de incelemek mümkün. Var olumlu örnekler de.

Dinleneyim diyordum. Dinlenemedim. Entel havalarına gireyim dedim,o da olmadı. Kaçıp gitmek istedim. O yüzden NHK kanalını açtım. Bir Japon kanalı NHK. İngilizce konuşuluyor fakat. Kelime kapmaya çalıştım... Sadece Nowadays i anladım. Nowadays. Yine de başka bir mekan algısı oluşturdu NHK. Kuzey Japonya'daki balıkçılarla ilgili bir belgesel vardı. Sesini kapatıp izledim.