- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

İşte, Allah’ın Sevdiği Eller

Saygıdeğer okurlar, 20 Aralık 2013 Cuma günü Ünye Merkez Orta Yeni Camide kılınan Cuma Namazı hutbesinde “ İslam’ın çalışmaya verdiği önem” anlatıldı. Bu haftanın Cuma hutbesini siz saygıdeğer okurlarımızla ve manevi yönü ağır basan seçilmiş ve atanmışlarımızın yattıkları yerden kazanç elde etme çabası ve gayreti içerisinde olanlarına atfen bir kez de gazetemizde yayınlamak suretiyle Yüce Allah’ın kâinata koymuş olduğu sünnetullah kanununa uyarak çevrelerine iyi örnek olmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktayız.

Yüce Allah’ın kâinata koymuş olduğu bir kanunu vardır, buna sünnetullah denmektedir.
Bu kanunda asla bir değişiklik meydana gelmez. Nitekim Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Allah’ın öteden beri süregelen kanunu budur. Allah’ın kanununda asla bir değişiklik bulamazsın.”
Bu kanunlardan ve sebeplerden bir tanesi de çalışmaktır. Nitekim konu ile ilgili olarak Yüce Allah şöyle buyuruyor: “Bilsin ki insan için kendi çalışmasından başka bir şey yoktur. Ve çalışması da ileride görülecektir. Sonra ona karşılığı tastamam verilecektir.”
Çalışmanın ve mal kazanmanın amacı Yüce Allah’a yaklaşmaktır. İnsanlara faydalı hale gelmektir. Alan el değil veren el olabilmektir. Dünya ve ahrette mutluluğu yakalamaktır. Çalışan insan iki yönde mutlu olur. Birincisi, çalışma neticesinde bir eser, bir ürün, bir değer meydana getirdiği için sevinir, mutlu olur ve bütün yorgunluklarını unutur.

İkincisi ise, başkalarına muhtaç olmadan kendisi ve ailesinin ihtiyaçlarını karşıladığı, kimseye el açmadığı için mutlu olur. Peygamber (s.a.s.) Efendimiz de; “Kişi elinin emeğinden daha temiz bir kazanç elde etmemiştir. Buyurmuyorlar mı?
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) bütün zamanlarını en güzel şekilde değerlendirir, mutlaka bir şeyle meşgul olur, boş, miskin ve tembel durmayı sevmezdi. Ümmetini de çalışmaya, üretmeye ve helalinden kazanmaya teşvik ederlerdi. Nitekim “Ey İnsanlar! Allah’tan korkunuz ve rızkınızı araştırmada güzel bir yol tutunuz, buyurdular.

Rızkı araştırmak ve güzel bir yol tutmaktan maksat, kazancın meşru ve helal yollardan olmasıdır.
Hz. Peygamberimiz (s.a.s.) haramlardan son derece sakınır, helal kazanca büyük önem verirdi. Helalinden çalışmayı ibadet sayar, Müslüman’ın rızkını çalışıp kazanmasını emrederdi. Nitekim “Helalinden kazanmak her Müslüman’ın üzerine farzdır.” buyururdu.

İnsanın çalışarak helal yollardan rızkını temin etmesi Allah yolunda cihat etmesi gibi faziletlidir. Bir gün Hz. Peygamber’e (s.a.s.) bir adam uğradı. Peygamberimize bu adam Allah yolunda cihat etseydi ne güzel olurdu, dediler. Bunun üzerine Allah Resulü şöyle buyurdular. “Bu adam küçük çocuklarının rızkını temin etmek üzere evinden çıkmışsa Allah yolundadır. Yaşlı ana-babasına hizmet etmek için evinden çıkmışsa Allah yolundadır. Çalışıp nefsini dilencilikten korumak için çıkmışsa Allah yolundadır. Gösteriş ve övünmek için çıkmışsa şeytanın yolundadır.”
Çalışmanın zıddı tembelliktir.

Tembellik bütün dinlerde ve kültürlerde kötü görülmüştür. Tembel insanın kimseye faydası dokunmaz. Başta ailesi, kendisi ve toplumu olmak üzere herkese zararı dokunur. Allah’a karşı ibadetlerini yerine getirmez. Bundan dolayı Peygamberimiz tembellikten Allah’a sığınmıştır. Milli Şairimiz Mehmet Akif ERSOY da:
Kim kazanmazsa dünyada bir ekmek parası,
Dostunun yüzkarası, düşmanının maskarası,
Bekayı hak tanıyan çalışmayı bir vazife bilir,
Çalış, çalış ki, beka çalışma olursa hak edilir.
Allah’ın Resulü bir gün yolda giderken Sad bin Muaz’la karşılaşır. Onunla tokalaştığında ellerinin nasırlı olduğunu görür, sebebini sorduğunda, ailesini geçindirmek için amelelik yaptığını söyler. Peygamber (s.a.s.) “İşte Allah’ın sevdiği eller, diyerek onun ellerini öper
Çalışmadan çabalamadan elde edeceğimiz hiçbir şey yoktur. Bunun için Müslüman çalışmalı, kendisine, ailesine ve toplumuna faydalı olmalıdır. İslam dininin bizden istediği ve beklediği budur.

Evet, saygıdeğer okurlar, bunun aksini söylemek ve yapmak mümkün müdür.Hepinizin ağzından tabii ki hayır dediğinizi gayet net olarak duyuyoruz.
Ancak yaşadığımız yerde çalışmak durumunda olan sade insanlarımızdan ziyade manevi yönü ağır basan bazı seçilmişlerimizin çalışmadan, yorulmadan etkilerini ve yetkilerini haksız kazançtan yana kullanmak için gayret sarf ettiklerini söylemekte bir sakınca görmüyoruz diyor, saygılar sunuyorum.
Ahmet Yenin
“İşte Allah’ın Sevdiği Eller”