- Bilgi Agi | Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi ve Yazar Portali - https://www.bilgiagi.net -

İki Yaşanmış Öykü ve İki Önemli Ders… Ve İkisi de Gerçektir…

Hayati Kaya'nın facebook sayfasından alıntı yaptığım iki öyküyü paylaşmak istiyorum.
Siyasetin dışında, hayatın içinden.
Okuduğumda gözlerimden iki damla gözyaşının aktığı harika öyküler bunlar.                                                        İçimiz dışımız siyaset oldu. Ve inanın sokağın çok da umurunda değil seçimler... Farkında mısınız bilmiyorum. İlgi bile yok... Sokak sağır ve dilsiz olmuş. İzliyor.
Hiç hayra alamet değil bu sessizlik. Kopacak fırtınayı gösteriyor yaşanan sessizlik.

31 Mart sabahı öyle ortası filan olmayacak. Ya iktidar için ya muhalefet için büyük fırtınalar esecek. Sonra herşey yeniden normalleşecek. Ancak fırtınanın verdiği zayiatı toplum olarak biz ödeyeceğiz.

Annem gibi koktunuz ve
hayatımın en iyi öğretmenisiniz

Öğretmenin adı Bayan Thompson’du ve 5. sınıf öğrencilerinin önünde ayakta durduğu ilk gün onlara bir yalan söyledi. Çoğu öğretmen gibi, onlara baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Bu mümkün değildi, çünkü orada en önde, sırasına adeta çökmüş gibi oturan küçük bir öğrenci vardı. Adı Teddy Stoddard.

Bir önceki yıl, Bayan Thompson Teddy’i gözlemiş, onun diğer çocuklarla oynayamadığını; giysilerinin kirli ve kendinin de hep banyo yapması gereken bir halde olduğunu görmüştü ve Teddy mutsuz da olabilirdi. Çalıştığı okulda Bayan Thompson, her öğrencinin geçmişteki kayıtlarını incelemekle de görevlendirilmişti ve Teddy’nin bilgilerini en sona bırakmıştı. Onun dosyasını incelediğinde şaşırdı.
Çünkü birinci sınıf öğretmeni:

`Teddy zeki bir çocuk ve her an gülmeye hazır. Ödevlerini düzenli olarak yapıyor ve çok iyi huylu Ve arkadaşları onunla olmaktan mutlu...’ diye yazmıştı.
İkinci sınıf öğretmeni:

‘Mükemmel bir öğrenci, arkadaşları tarafından sevilen, fakat evde annesinin amansız hastalığı onu üzüyor ve sanırım evdeki yaşamı çok zor..’ diyordu.
Üçüncü sınıf öğretmeni:

‘Annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Babası ona yeterince ilgi gösteremiyor ve eğer bir şeyler yapılmazsa evdeki olumsuz yaşam onu etkileyecek.' diye yazmıştı.
Dördüncü sınıf öğretmenine gelince:

‘Teddy içine kapanık ve okula hiç ilgi göstermiyor, hiç arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.’ demişti. Şimdi Bayan Thompson sorunu çözmüştü ve kendinden utanıyordu.
****
Öğrenciler ona güzel kâğıtlara sarılmış süslü kurdelelerle paketlenmiş yeni yıl hediyeleri getirdiğinde kendini daha da kötü hissetti. Çünkü Teddy’nin armağanı kaba kahverengi bir kese kâğıdına beceriksizce sarılmıştı.

Bunu diğer öğrencilerin önünde açmak ona çok acı verdi.
Bazıları, paketten çıkan sahte taşlardan yapılmış, birkaç taşı düşmüş bileziği ve üçte biri dolu parfüm şişesini görünce gülmeye başladılar, fakat öğretmen, bileziğin ne kadar zarif olduğunu söyleyerek ve parfümden de birkaç damlayı bileğine damlatarak onların bu gülmelerini bastırdı.

O gün okuldan sonra Teddy öğretmenin yanına gelerek; ‘Bayan Thompson, bugün hep annem gibi koktunuz’ dedi. Çocuklar gittikten sonra öğretmen yaklaşık bir saat kadar ağladı.
O günden sonra da çocuklara okuma, yazma, matematik öğretmekten vazgeçerek onları eğitmeye başladı. Teddy’ye özel bir ilgi gösterdi.

Onunla çalışırken zekâsının tekrar canlandığını hissetti. Ona cesaret verdikçe çocuk gelişiyordu. Yılın sonuna dek, Teddy sınıfın en çalışkan öğrencilerinden biri olmuştu.
Öğretmenin, hepinizi aynı derecede seviyorum yalanına karşın Teddy, onun en sevdiği öğrenci olmuştu.

Bir yıl sonra, kapısının altında bir not buldu. Teddy’dendi.
Tüm yaşantısındaki en iyi öğretmenin, kendisi olduğunu yazıyordu.
Ondan yeni bir not alana kadar 6 yıl geçti. Notunda liseyi bitirdiğini ve sınıfındaki üçüncü en iyi öğrenci olduğunu ve Bayan Thompson’un hâlâ hayatında gördüğü, en iyi öğretmen olduğunu yazıyordu.

Dört yıl sonra, bir mektup daha aldı Teddy’den. O arada zamanın onun için zor olduğunu çünkü üniversitede okuduğunu ve çok iyi dereceyle mezun olmak için çok çaba sarf etmesi gerektiğini yazıyordu. Ve Bayan Thompson hâlâ onun hayatında tanıdığı en iyi öğretmendi.
Daha sonra dört yıl daha geçti ve bir mektup daha geldi. Çok iyi bir dereceyle üniversiteden mezun olduğunu ama daha ileriye gitmek istediğini yazıyordu. Ve hâlâ Bayan Thompson onun tanıdığı ve en çok sevdiği öğretmendi. Bu kez mektubun altındaki imza biraz daha uzundu.
Theodore F.Stoddard Tıp Doktoru.
****
Bu hikâye burada bitmedi. İlkbaharda bir mektup daha aldı Bayan Thompson. Teddy hayatının kızıyla tanıştığını ve evleneceğini yazmıştı. Babasının birkaç yıl önce öldüğünü, Bayan Thompson’un düğünde damadın anne ve babası için ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Tabii ki oturabilirdi.

Tahmin edin ne oldu?

Bayan Thompson törene giderken özenle sakladığı birkaç taşı düşmüş olan o bileziği taktı, Teddy’nin ona verdiği ve annesi gibi koktuğunu söylediği parfümden sürmeyi de ihmal etmedi. Birbirlerini sevgiyle kucaklarlarken, Teddy, onun kulağına ‘Bana inandığınız için çok teşekkürler Bayan Thompson, kendimi önemli hissetmemi sağladığınız için ve beni böyle değiştirdiğiniz için de...’ diye fısıldadı.
Bayan Thompson gözünde yaşlarla ona karşılık verdi: ‘Yanılıyorsun Teddy... Ben değil, sen bana öğrettin. Seninle karşılaşıncaya kadar ben öğretmenliği bilmiyormuşum..!’

Ellerin hikayesi...

1400 yıllarında 18 çocuklu bir ailenin resimle ilgilenen 2 erkek çocuğundan ikisi sanat okuluna gidip büyük bir ressam olma hayali kuruyorlardı.
Aile ise bu durum karşısında çaresizdir.
Madencilik yaparak geçinmeye çalışıyorlar ve karınlarını zor doyurabilmektedirler.
****
Bu durum karşısında iki kardeş kendi aralarında kura çekmeye ve kazananın sanat okuluna gitmesine, geride kalanın daha çok çalışıp diğer kardeşi okutması yönünde bir karar verirler.
Albert ve Albrecht arasındaki bu kurada okula giden dönüşte kardeşi okuması için okula gönderecek ve kendisi de madende çalışacaktır.

Kurayı kazanan Albrecht okula gider ve bütün öğretim görevlilerini kendine hayran bırakarak çok büyük başarılar elde eder. Okulu birincilikle bitirir. Eve büyük bir gururla döner.
Ailesi onun onuruna güzel bir yemek verir. Kendisini öven konuşmalardan sonra söz alır ve kendisine bu fırsatı veren kardeşine teşekkür eder.

Şimdi sıranın onda olduğunu ve okumaya göndereceği kardeşi için madende çalışmaktan büyük gurur duyacağını söyler.

Kardeşi şöyle yanıt verir: "İmkansız sevgili kardeşim. Seni okulda okutabilmek için çalıştığım senelerde bütün parmaklarım madende defalarca kırıldı ve değil kalem tutmak, senin şerefine şarap kadehini bile zor tutuyorum."
Albrecht kendisini dünyanın en ünlü ressamları arasına sokan o ellerin, kardeşinin ellerinin resmini çizer.

Bütün dünyanin Praying Hands (Dua eden eller) olarak bildigi asıl ismi Hands (Eller) olan resim Albrecht Durer'in kardeşinin elleridir.