content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

05 Eki

Elma Savaşları

Daha hormonlu meyveler gün yüzüne çıkmadan önce her şeyi kendimiz eker, kendimiz dikerdik.

Sonra da komşularımızla birlikte ekip diktiklerimizi paylaşırdık.
Bölgemizde fındıktan başka satılan mahsul yoktu.

Mısır ise önceleri sadece bizim için besin kaynağı iken, daha sonra hayvanlarımız da ortak oldu. Fasulye, lahana mühim ürünlerdi. Sebzeler mevsimlik olurdu. Hayat akıp giderdi.
Bölgemizde her tür meyve olsa da bunların ticari bir yanı yoktu.

Zaten bahçelerde rast gele yerlerde bitmiş haldeydiler. Fındık bahçelerinde muhtelif meyve ağaçları olurdu.
Meyve ağaçları en çok çocukların ilgi alanındaydı. Fındık mevsimi geçtikten sonra erkek çocuklar bahçelerde gerek başak yapmak gerekse zaman geçirmek için dolaşırlardı.

O zamanlarda televizyon ve bilgisayar olmadığı için vakit geçirecek başka bir şeyimiz yoktu. Bazen bütün bahçeleri dolaşır meyve ağaçlarından inmezdik.

Gün çocuklar için çabuk geçiyordu. Deniz kenarları, dere yanları ve bahçelerin tamamı bizimdi. Gönlümüzce dolanıp dururduk.

Güzün en çok oynadığımız oyunlardan birisi de elma savaşlarıydı. Ağaçtan dökülmüş elmaları eşit olarak taksim eder, kendimize bir ağacı siper yapar ve elimize bir tencere kapağı alarak “savaşa” yani oyuna başlardık.
Tencere kapağı yüzümüzü korurdu.

O bizim kalkanımızdı. Ağaç ise bedenimizi... Elmalarımız tükenene kadar birbirimize atar fakat hiç isabet ettiremezdik. Elmalar bazen ağaçtan sekerek birimizin koluna temas ettiyse tartışma çıkardı.
Mızıkçılık özelliği fazla olanlar bu durumdan vazife çıkarırdı. Sonunda mermilerimiz yani elmalarımız bitince oyunumuz da biterdi. Artık sulh yapmış ordu komutanları gibi birbirimizle konuşarak evlerimizin yolunu tutardık.
Bu arada birbirimize takıldığımız da olurdu.

Güle oynaya evlerimize ulaşır sonraki gün ne yapacağımızı da bu arada kararlaştırırdık.

Savaşlarımızda can ve mal kaybı olmazdı. Kimse gözyaşı dökmezdi. Yaptığımız elma savaşları rüyalarımızı süslerdi. Ortadoğu ve dünyanın muhtelif yerlerindeki gibi kâbuslu gecelerimiz olmazdı.

Onlar gibi gerçek mermiler değildi yani. Kimseyi öksüz ve yetim bırakmıyordu bizim mermilerimiz.
Güz mevsimi oyun için bulunmaz zamanlardı.

Çünkü soğuk havalar kapıya dayandı mı artık evlerde hapis gibi yaşardık. O zamanlar kaloriferli evlerimiz yoktu. Bir sobanın etrafında bütün aile ısınırdı.
Çocukluğumuz mutlu geçerdi bizim. Şimdi çocuklar evlerinde hapisler. Bilgisayarlarında savaş oyunlarında bol bir şey yok.

Artık bilgisayar yetmez olunca kavgalar sokağa taşar oldu. Bilgisayar oyunlarını yerini mahalle kavgaları aldı.
Kan döküldü. Canlar yandı. Elmaların yerini taşlar aldı. Husumetler başladı. Artık oyunlar berabere bitmiyordu.
Televizyonlardan gelen çocuk ölüm haberleri bile kimsenin dikkatini çekmez oldu. Herkes kendi dünyasında yaşamaya başladı. Plastik bir dünya idi bu.
Elma savaşlarını özler olduk.

Dere kenarlarını da… Deniz sahilleri artık “kendini” bekliyor. Zaten kirletilmiş yeterince. Her gün bir öncesi arar olduk. Hayat zor ve meşakkatli hale geldi. Ve hiçbir şeyden zevk alamaz olduk.
Akide şekerleri ve elma savaşları geride kaldığı günden beri çocuklar çocukluk hayalleri kuramıyor artık.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank